SOCIAL MEDIA

Love List

31 Temmuz 2017 Pazartesi

Nivea Repaircare & Onarıcı El Kremi ...


Nivea, benim çocukluğumun markasıdır.
Çocukluğumun kokusudur.
O sebeple de ayrı bir severim ürünlerini.
Ve yeni çıkan ürünlerini de gözüm kapalı alırım, yılların oluşturduğu bu güven ile.
İşte bu Onarıcı el kremini de duygular ile aldım. 
Ama, bu el kremini hiç ama hiç sevmedim.

Neden mi?

Krem cildimde kolay emilmedi ilk  başta, ki ben böyle bir sorun ile kolay kolay karşılaşmam.
Cildim kuru olduğu için kremler direkt olarak cildim tarafından emilir.

Ellerim biraz kremi çekince de geride yapışkan bir his bıraktı. 
Tutuğum eşyalarda iz bıraktı hatta zaman zaman bu yapışkanlık.
Yani sadece bir his değil bir yapışkanlık da oldu ellerimde. 

Ve en önemlisi, benim aşık olduğum Nivea kokusu da yoktu bu kremde. 

Kuru ve çatlamış eller için anında rahatlık vaat etse de bunu benim ellerimde gerçekleştiremedi maalesef.

Bir daha kesinlikle almayacağım bir el kremi oldu bu ürün bende. 

Peki, sizin favori el kreminiz hangisi?
Yorumlarınızı bekliyorum.
Sevgiler..
💖

Devamını oku

26 Temmuz 2017 Çarşamba

Yves Rocher Monoi EDT ...


Bugün size bu yaz yeni keşfettiğim ama, Temmuz ortasına geldiğimde bir şişesimi bitirip diğerini yarıladığım bir parfümü tanıtmak istiyorum.

Tiare çiçeği ve Hindistan cevizi yağından oluşan bu koku benim çok ama çok hoşuma gitti.
Çok hafif bir kokusu olmasa da, tam yazlık bir parfüm.
 En azından benim zevkime göre.


Bu parfümü sıktığımda sahilde güneşleniyorum hissi oluşuyor.
Plaj kokuyor sanki.
Fonda bir deniz sesi eksik sadece.
Kokuyu ve verdiği bu hissi ben çok sevdim kısaca.
Galiba bu yazı üçüncü Monoi'yi bitirerek sonlandıracağım.


İndirim döneminde 100 ml' sini 40 TL civarında bir fiyata almıştım Monoi 'yi.
Pahalı olamayan bir parfüm, kokusu ve ml düşünülünce. 

Parfümde beğenmediğin bir yan yok mu derseniz;
Çok fazla kalıcı değil.
Ama şişesi hafif olduğundan yanımda taşıyıp, ihtiyaç duyduğumda tazeleyerek bu sorunu halletim. 

Almanızı değilse bile bir Yves Rocher mağazasına girdiğinizde mutlaka denemenizi önereceğim bir parfüm Monoi ...

Yazın teninizden hiç gitmemesi dileği ile,

Sevgiler
💖

Devamını oku

24 Temmuz 2017 Pazartesi

Bir Tadım Etkinliğinin Ardından; Şişa Nargile Cafe ...


9 Temmuz Pazar günü bir blogger olarak ilk defa tadım etkinliğine katıldım.
Gitmeden önce nasıl olacak diye düşünürken gün sonunda neden daha önce böyle bir etkinliğe katılmadım diyerek bu güzel günü geçirmiş oldum.



İlk önce mükellef, kuş sütünün bile eksik olmadığı bir kahvaltı sofrası ile başladık.
Her şey çok güzeldi.
Temiz ve taze.
Ve benim için en önemlisi ilgi.
Çay için seslenecek garson arayıp aramamak, en önemli kriterlerden biridir benim için.
Şişa bu yönden benim kalbimi kazandı.


Dikkatli bakarsanız beni görebilirsiniz.
😃


Kahvaltımız bitip, sıra biraz blog biraz blogger dedikodusu yapmaya gelince de Şişa Cafe'nin özel kokteyllerini denedik.
Çok ferahlatıcı ve lezzetli bir seçim oldu bizim için.


Gözüm kalan içeceklerdendi bu.
Bir daha ki gidişimde mutlaka deneyeceğim.


Etkinliğin sonunda hoş bir sürpriz daha vardı.
Sevgili @lilyum_butik
Pasta çok lezzetli olması yanında beni yanında ki küçük nargile süsü ile de cezbetti.
Sizce de hoş olmamış mı?


Etkinlik sonunda ise bir sürpriz daha vardı.
Günün anısına ufak hediyeler hazırlanmıştı bizim biçin.


Kahve için  @istcoldbrew ' e çok teşekkür ediyorum.
Bu arada ufak bir not,
Bu fotoğrafı sevgili İpek'den aldım.
Çok güzel çekince, dayanamadım.
😊


Ve bu günün anısı için Şifa Cafe'nin hazırladığı kupa ve bardak altıkları da çok zarif bir hediye oldu benim için.

Bu etkinlik için öncelikle Şişa Nargile Cafeye
Daha sonra ise etkinliği düzenleyen sevgili Yazıperest ve Blogbyipek 'a çok ama çok teşekkürler.
Çok güzel bir gün oldu benim için.


Yolunuzun bir gün Şişa Cafeye düşmesi dileği ile
@sisa.cafe
Başakşehir Mah. Ortaçgil Sok. No:2AA
Tel : 0 212 485 82 25
💖

Devamını oku

19 Temmuz 2017 Çarşamba

Kitap; Bir Psikiyatristin Gizli Defteri…


Gerçek hikâyeler kurgudan çok daha tuhaftır, Dr. Gray Small bunu gayet iyi biliyor. Psikiyatriyle ve insan beyni üzerine çığır açıcı araştırmalara geçen 30 yıl içinde Dr. Small pek çok şey görmüş. Artık ofisinin kapılarını açmaya ve kariyerinin en gizemli, ilginç ve tuhaf hastalarını anlatmaya hazır.
Bir Psikiyatristin Gizli Defteri doktorun en şaşırtıcı vakalarının etkileyici kayıtlarından oluşuyor. Bu kitap bir psikiyatristin zihnine ve onun giderek gelişen mesleki yaşamına yapılan aydınlatıcı bir yolculuk. Kitabı okurken kendinizi bizi insan yapan şaşırtıcı tuhaflıklar üzerine düşünürken bulacaksınız.
Sıkça komik, kimi zaman trajik ve daima etkileyici Dr. Small, sizleri kariyeri boyunca Boston’un kalabalık acil servis koridorlarından başlayıp ülke elitlerinin multimilyon dolarlık kayak localarına dek uzanan bir geziye çıkarıyor. Bu gezi sırasında birbirinden tuhaf gerçek karakterleri anlatırken histerik körlükle, penisinin küçüldüğüne inanan bir adamla, gizli sürdürülen çifte hayatlarla ve ürkütücü derecede psikotik romantik arzularla baş ediyor. Akıl hocası hastası olduğunda ise kariyeri ve kişisel hayatı tam bir döngüyü tamamlayarak Samll’ın kimsenin zihinsel araştırmanın ötesinde olmadığını anlamasını sağlıyor; kendinin bile…
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; son zamanlarda okuduğum en etkileyici kitaplarından biri, psikoloji hakkında olanların içinde ise ilki.
Kitap yazarın doktorluk kariyerinden başlayarak, anlatılan olaylar kronolojik bir sıra izliyor, karşılaştığı ilginç vakaları anlattığı 15 öyküden oluşuyor. Öykülerin hepsi beni çok etkiledi.  Yani birini az sevdim birini çok sevdim diyemem, hepsi etkileyici idi bence. Hele zihin ile bedenin ilişkisi, bunun ruhsal durumumuza yansıması beni o kadar çok şaşırtı, bilmediğim o kadar çok şey öğrendim ve öğrendikçe de bir o kadar hayret ettim. İnsan ne kadar garip bir varlık diye…
Siz hiç Su Zehirlemesi diye bir şey duydunuz mu, ben duymamıştım. Ta ki kitapta ki Beyin Sisi öyküsünü okuyana kadar.
Kitabın sevdiğim bir diğer yön ise hastalıkları anlatırken her ne kadar tıbbi bir dil kullansa da bunu bizim, yani tıp ile ilgili profesyonel bir ilgisi olmayan okuyucular, anlayabileceği şekilde, olabileceğince yalın bir dile ile anlatıyor. Yani sadece öykülerde anlatılan hastaların hikâyesi değil bunun tıbbi açıklamasını da bu öykü içinde o kadar güzel yedirilmiş ki kitap yazarlarını takdir etmemek elde değil. 
Hele bu arada kendi öyküsünü; eşi, kızı, meslektaşları ile ilişkilerini de anlatırken kullandığı üslubu da sevdim.
Bizim gibi kimsenin kendine toz kondurmadığı bir yerde yaşayan bir fani olarak, insanın kendini eleştirmesini oldum olası büyük bir saygı duymuşumdur. Kitapta da dendiği gibi;
Çoğu zaman başkalarında bizi en çok rahatsız eden özellikler, kendi sahip olduğumuz özelliklerdir. Bu özellikleri başkalarında görmek bizi kızdırabilir ama onları kendimizde görmeyi asla kabul etmeyiz.
Bilmem siz buna katılıyor musunuz? Ben buna katılıyorum ve kendimle en çok savaştığım konulardan biridir bu.
Hata yapmaktan korkma. Benim en çok öğrendiğim zaman bir hata yaptığım ve hatalarımdan döndüğüm zamanlardır. İşin anahtarı yoluna devam etme ve o anda alabildiğin en doğru kararı almandır.
Peki ya bu söze katılmamak mümkün mü? Her insan hatalarından yeniden bir Anka kuşu gibi doğmaz mı?
Konuşurken transa geçmiş gibiydi. Yüzünde uzaklara dalıp gitmiş bir ifade vardır. İlk içkisini tarif eden bir alkoliği anımsattı bana.
Bu tanımlama beni çok etkiledi, bir alkoliğin ilk içkisini tarif ettiği an, bu yazıya koymadan edemedim.  İşte böyle, kitapta birçok güzel alıntı yapılacak cümleler mevcut. Ben kendimce bunları sizlerle paylaşmak istedim. Eğer bir gün kitabı okursanız bakalım sizi alıntı cümleleriniz neler olacak veya okuduysanız neler oldu?
Yazar kitabı zihinsel hastalığı olan ve kendide yardım alacak gücü bulanlara adanmış.
Ki bu kişilere de bende büyük bir saygı duyurum. Özellikle ülkemizde ( ki dünya genelinde de böyle galiba ) bu hastalıklara ve bu hastalığa sahip olanlara olan olumsuz ve çirkin bakış açısına rağmen. Bende bu blog yazımı Türkiye’de yaşayan ve psikolojik yardım almaya karar verenlere adıyorum. Benimde yeteneğim bu kadar, bir kitap yazamasam da yazdığım kısa, sıradan bir blog yazısı kadar olan paylaşımımı adayabiliyorum sizlere. 
Lütfen kabul edin.
Sevgiler…



Devamını oku

14 Temmuz 2017 Cuma

Faberlic Renk Dalgası Dudak Parlatıcısı ...


Uzun bir aradan sonra kullandığım bir ürünün yazısı ile merhaba diyorum sizlere.
Özlemişim ...

Takip ettiğim bir çok blogger bloglarını kapatıp instegram'a yoğunlaşırken, ben hala blog yazmaya ve instegram'da olmamaya direniyorum.
Doğru yapıp yapmadığımı bilmeyerek, ama burada olmayı sevdiğimi hissederek...



Bugün sizlere Faberlic Markasına ait bir dudak parlatıcısını paylaşmak istiyorum.
Yaklaşık olarak iki aydır kullanıyorum, düzenli olmasa da.

Katologda ki duruşunu çok beğenip aldığım bu üründen çok fazla memnun kaldığımı söyleyemeyeceğim .
Neden mi?
Faberlic.com da gözüken renk bu şekilde.
Link için tık tık...

Dudağımda ki duruşu değil ama kolumda ki duruşu ise söyle, fonda koyu yeşil damarım ile birlikte tabii ;




Sitede gözüken renge yakın bir renk olsa da yoğunluk olarak beklentimi karşılamadı.
Hem fırçada ki hem sitede ki renk daha koyu sanki...
Siz ne dersiniz ?


Kalıcılık olarak ise, pek kalıcı değil, devamlı tazelemek gerekiyor ama bu sanki bütün parlatıcıların ortak derdi.

Fiyatı ise 10 TL civarıydı.
Kampanya döneminde aldığımdan fiyatı tam olarak hatırlamıyorum.

 Renk olarak eh dediğim ancak kalıcılık olarak pek fazla memnun kalmadığım bu ürün serisinden bir daha alacağımı sanmıyorum.

 Neden derseniz;

Parlatıcı rujları yazın yoğun kullandığımdan bu ürünü bu yaz boyunca kullanır ve gelecek yaza kısmet olursa başka bir ürüne şans veririm diye düşünüyorum.


Sevgiler....
💕










Devamını oku

13 Temmuz 2017 Perşembe

En İyi Nemlendirici Krem ...


Çevresel koşullar, cilde yapılan yanlış müdahaleler ve birtakım metabolizma sorunları dermatolojik açıdan sıkıntılara neden olabilmektedir. Nem konusu bu sorunların içinde en kritik durumlardan biridir. Çünkü yapısal açıdan nemin cilt sağlığına çok büyük katkıları bulunmaktadır.

Cilt Hastalıklarında Nem Dengesinin Önemi

Kuru yapıdaki cilt, olası sorunlar için en ideal zemindir. Bunun nedeni basitçe nemliliğin direnç artıran en önemli durum olmasıdır. Elastikiyetin sağlanması, zararlı hücrelerle saha rahat savaş verilmesi için gereklidir. Ciltte gözenekler bulunur ve bunlar tabaka halinde hücrelerden meydana gelir. Bu hücrelerin de içerisinde hem yararlı hem de zararlı maddeler yer alır. Eğer serbest radikal adı verilen zararlı maddeler engellenmezse cilt sorunları için tetikleyici bir durum görülecektir. Nem dengesi cildin her açıdan sağlıklı bir yapıda devam etmesi için önemli bir detaydır.
Devamını oku

10 Temmuz 2017 Pazartesi

Lierac Cilt Ürünleri ...


Çağımız insanı her zaman şık, bakımlı ve güzel olmak istiyor. Kusursuz olmak istiyor dahası  hiç yaşlanmamak hatta mümkünse hiç ölmemek istiyor ve bunların bir kısmı da olanak dahilinde  iken, bir kısmı ne yazık ki mümkün olamıyor lakin durum çok da umutsuz değil zira kozmetik sektörü tam da bu noktada devreye giriyor.

Özellikle dermatolojik ürünler olan ürünler doğru bir kullanım ile son derece iyi sonuçlar verebiliyor.  Öyle markalar var ki sizin cildinizi, sizden daha çok düşünüyor, lekelerin oluşmasını önleyen, güneşin zararlarını yok eden ürünler, sarkmaları ve kırışıklıkları yok eden kremler, solüsyonlar, jeller formunda tamamen dermokozmetik ürünler piyasaya sunuyorlar.

İşte o markalardan birisi de Lierac.

Marka hakkında temel noktalara değinmek gerekirse şunlar söylenebilir. Lierac markası Ales Grup tarafından piyasaya sunulan markalardan sadece bir tanesidir Nitekim Ales Grup bünyesinde çok daha başka ve çok bilinen markalar da mevcut.
Devamını oku

7 Temmuz 2017 Cuma

Ufak Bir Oriflame Alışverişinin Ardından ...


Uzun ama up uzun bir aradan sonra , ufak bir alışveriş yazısı ile sizlerleyim.
Bir süredir Oriflame ürünlerini kullanıyorum ve oldukça memnunum.
Ürün deneyimlerimi de yakında blog da yazacağım diye söz verip bu ay ki siparişimde neler aldığımı  sizlerle paylaşmak istiyorum...

Devamını oku

5 Temmuz 2017 Çarşamba

Ducray Saç Bakım Ürünleri ...


İnsanlar gibi markaların da kendilerince bir öyküsü var.  Markaların da bir duruş noktası, bir ruhu var ki zaten ruhunu koruyan markalar, bir duruşu olan markalar uzun yıllar ilkelerinden ödün vermediklerinden ayakta kalıyorlar.

Özellikle kozmetik sektörü açısından bakıldığında rekabet biraz daha güçlü, zira hem kozmetik alanında inanılmaz gelişmeler oluyor, hem de neredeyse hemen her gün dünya ölçeğinde irili ufaklı firmalar insanların karşısına çıkmaya başlıyor. Ama bu işte inanılmaz rekabet koşullarında her şart altında giderek güçlenen, alanında ilklere imza atan, öncü olan firmalar var.
Biz şimdi burada kurulduğu 1930 yılından beri ürün gamını sürekli geliştirerek, kalitesinden ödün vermeden bugünlere kadar gelen bir markadan bahsedeceğiz. O bir Fransız markası olup, arkasında son derece güçlü bir ilaç şirketi var. Gücünü bir ilaç şirketinden almasından dolayı da ürünleri için şüphe etmeye gerek yok zira markanın kurulduğu günden bugüne piyasaya sunduğu tüm ürünleri dermokozmetik.

Devamını oku

3 Temmuz 2017 Pazartesi

Akneli Ciltler İçin Bakım Önerileri ...


Akne en yaygın görülen cilt problemlerinden biridir. Gözeneklerin içinde farklı nedenlerle biriken kir ve yağ tabakası deri altında şişerek akne ya da sivilce şeklinde kendini gösterir. Bu durum çoğu zaman görsel açıdan sorun yaratır. Bazen siyah nokta halinde bazen de kırmızı ve ucu beyaz şekilde görülebilir.

Sebum Dengesi Akneyi Nasıl Etkiler?

Sebum, kıl köklerinin ucunda yer alan ve cildin koruma etkisini geliştiren bir yağdır. Bunun deri sağlığı açısından önemi son derece büyüktür. Ancak bu kıl köklerinde biriken yağ, bir süre sonra şişkinliğe neden olabilir. Akne oluşumunun da en yaygın nedenlerinden birisi budur. Sebum her zaman olması gereken koruyucu bir maddedir, ancak kıl köklerinden meydana gelen sorunların giderilmesi gerekmektedir. Bunun için de ayrıca bir müdahaleye ihtiyaç duyulur.

Devamını oku